Sosyal Medya

Makale

Yusuf’un Dört Hali

Ä°htiyar adam sordu “OÄŸlum senin ism-i alin ne ola ki?”

“Adım Yusuf” dedi daha genç olan…

Hangi Yusuf?

Kuyudaki Yusuf mu?

Saraydaki Yusuf mu?

Zindandaki Yusuf mu?

Hazinedar Yusuf mu?

 

Dilbilgisinde ismin dört halinden söz edilir. Yusuf’un halleri de sanki insanın dört hali gibidir.

Kimi Yusuf un kuyudaki halidir. Kalabalıklar içinde yalnız başına dertleriyle boğuşur.

Orada olduğunu bilmesine rağmen parmağını kıpırdatmayan sözde dostluklar hüzünlendirir.

Kuyuda ön, arka, sağ, sol yoktur. Dibe vurulmuştur ve tek kurtuluş yukarıdan beklenir.

Kuyudaki ahval, insanın Allah ile en yakin irtibat kurulacağı haldir.

Kuyudan kurtarmak için el verenler ile kurulan dostluklar ise en sahici olanlardır.

Kuyudan kurtulanın şükrü, kuyularda mahsur kalanlara el uzatmak ve ümit var kılmaktır.

Eğer kuyuda iken ölürsen, insanlar seni ve seni terk edeni unutmaz. Gönüllere defnedilirsin.

 

Kimi Yusuf un Saraydaki halidir. O, zor durumdan kurtulurum zannıyla saraya sığınmıştır.

Saray bir sistemdir. İştah ve şehvet unsurlarıyla bezenmiş sahte cennet modellemesidir.

Sarayda ön, arka, sağ, sol, aşağı vardır. Her yöne karşı gereğini yapmayan sonucuna katlanır.

Aydınlık yarınlara ulaÅŸmak için yapılması gerekenler bellidir. Yoksa maazallah…

Sarayda olmayı hayatın biricik amacı görenlerden istenen, rica formunda, emir niteliğindedir.

Tekrar kuyuya düşmek istenmiyorsa tek kural sarayın kanunlarına harfiyen uyulmasıdır.

Hiçbir zaman saraya minnet borcun ödenemeyeceğinin anlaşılması ise umutları azaltır.

Saraydaki Yusuf’tan istenen, onu her an muhafaza edenin Allah olduÄŸunu unutmasıdır.

Sarayın korkularından haberdar olanın şükrü, kendi gibilere sahip çıkıp ümit var etmektir.

Sarayda iken ölen, rejim mezarlığına gömülür ve ancak bayramdan bayrama anılır.

 

Kimi Yusuf’un zindandaki halidir. Sarayın iÅŸtah ve ÅŸehvetine karşı duran sistem dışı edilir.

Zindanda ön, arka, sağ, sol, aşağı yukarı yoktur. Her zaman sen ve dört duvar, beş kişisinizdir.

Kapalı kapılar ardındaki umut, kilitleyenin insafına kalmıştır. Sanal kilitler de cabası…

Bazı zindanlara kira verilir, bazısına sahip olmak içinse bir ömür kredi borcu ödenir.

Zindan, kuyudan daha da zorludur. Zira artık saray görülmüş, birçok şeyler yitirilmiştir(!)

Zindana ziyarete gelenler ‘Ne güzel sarayda idin ne olurdu biraz da söz dinleseydin’ derler.

Artık kuyudaki gibi yalnız değil, eş, çocuklar, ihtiyarlayan annen, baban eline bakmaktadır.

İlkeli tavır, aileyi ve yakınları zor durumda bıraktığından dolayı zindan en zorlu imtihandır.

Eğer saraylıların seni zindandan çıkarmasını beklersen onların senden ne isteyeceği bellidir.

Yaptığından pişman olduğunu o kadar iyi anlatmalısın ki senin gibilerin cesareti kırılsın.

Ayrıca sen zindanda iken atı alan akranların Ãœsküdar’ı geçmiÅŸ, yüksek mevkilere ulaÅŸmıştır.

Yok, eğer her şeye rağmen Rabbinin seni kurtaracağına inanıyorsan, yani secde ediyorsan,

O zaman zindandan kurtulmakla kalmayacak korkutulanların ümidine rehber kılınacaksın.

Daha dünyada iken suçlarından aklanan, o zorlu günde hesap verme konusunda umutlanır.

Zindanın şükrü, ilkeli davranışından dolayı sistem dışı edilenlere el verip, destek olmaktır

EÄŸer zindan da ölürsen ilkeli olanlar için ÅŸehit, sarayda olanların süfli korkuları arttırırsın…

 

Kimi Yusuf’un Hazinenin başındaki halidir. Kasa ve hububat rekoltesini belirleyendir.

İlkeli duruşu sonucu saçı bitmemiş yetimin hakkının da olduğu hazine anahtarları ondadır.

Hazinenin başında sağ, sol, ön, arka yoktur. Sadece onu tayin eden üst akıla tabi olma vardır.

Daha ölmeden efsane ilan edildiğinden etrafı, yancılar ve şakşakçı kalabalıklarla dolmuştur.

O kadar övücü yorumlar yapılır ki, sonunda kendi bile bu yalanlara inanmak zorunda kalır.

Onu her konuda tenkit eden düşman bildikleri bile ondan bahsetmeden edemezler.

Artık saraylar da, zindanlar da ona aittir. İstediğini faydalandırır istediğini cezalandırır.

Söylediğinin emir telakki edilmesine o kadar alışır ki haddini aşar kanun koymaya kalkar.

Onu hazinenin başında kılan düzen, en ideal sistemdir ve onu korumak herkesin vazifesidir.

Hazine başının genel mottosu ‘dün dündür, bugün de bugündür’ deÄŸiÅŸken deÄŸiÅŸmezliÄŸidir.

Eğer Yusuf kuyuyu, sarayı ve zindanı yani geldiği yeri unutmuşsa o aslını unutmuştur.

Makamı,isminin önüne o kadar çok sıfat kondurur ki ‘Yusuf’ kendi bile ismini unutur.  

Üstelik zindanda gösterdiği ilkeli tavrın onu hazinedar ettiğini unutup zindanla tehdit eder.

Sarayın onu düşürdüğü yalnızlık ve çaresizliği unutup daha büyük saraylar yaptırmaya kalkar.

Kuyudan çekip çıkaranları unutup, Yusufları kuyulara mahkûm kılanlara tüm kapıları açar.

Hazinedar Yusuf’un şükrü, kuyuda mahsur bırakılanları hürriyetlerine kavuÅŸturmak,

Sarayda korkularla sürüleştirenlerle izzeti paylaşarak fıtratlarına dönmelerine yardımcı olmak,

Zindanlarla sindirilmeye çalışılanın haklı davasına destek verip onlara kol kanat germektir.

Görüldüğü gibi Yusuf’un haznedar halinin şükrü hakkında söylenenler çoÄŸunlukla teoriktir.

Hazinedar olarak ölenin çok ihtişamlı bir kabri olur.(Tabi yerine getirilenin ölümüne değin)

 

Yusuf(as) kuyu, saray, zindan ve hazinedarlık imtihanlarını kazandığında şöyle yakarır;

"Ey Rabbim!

Bana nüfuz ve iktidar bahşettin;

Olayların altında yatan gerçekleri kavrayıp açıklama bilgisi verdin.

(Ey) göklerin ve yerin yaratıcısı!

Dünyada ve ahirette benim yanımda yakınımda olan/beni koruyup destekleyen Sensin: Canımı, bütün varlığıyla kendini Sana adamış Müslümanlardan olarak al

Ve beni, dürüst ve erdemli Salih kullarının arasına kat!"

(Yusuf/101)

 

Vesselam; Eğer senin adın Yusuf değilse, duada edilen isminle müsemma olman için,

Sen de isminin gereklerini ve hallerini tespit etmek ve ona göre yaşamak zorundasın...

Tabi ki ‘Abdullah’ olan ön adının gereÄŸi olarak Allah’ın kulu olduÄŸunu unutmaksızın…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.